SPOR HABERLERİ

Tümünü Göster
Son Güncelleme:

Anketimiz Katılın

Anket bulunamadıı

"Mahremiyet kalkınca evlilik bitiyor"

Gaziantep Barosunun genç ve başarılı avukatlarından Mustafa Çitçi, hızla artan boşanmaların günümüzün en önemli sosyal sorunlarından birisi haline geldiğini belirterek, eşler arasında mahremiyetin kalkması, maddiyata bağlı stres, eşlerin birbirini değiştirmeye kalkması gibi sorunların boşanmalara yol açtığını ifade etti.

5 Haziran 2024 11:01

Evli çiftlere tavsiyelerde bulunan Av. Mustafa Çitçi, "Eve geldiğinizde, dışarıdaki hayatınızda yaşadığınız sorunları, olumsuzlukları ayakkabılarınızla birlikte kapının önünde bırakın. İçeri almayın" tavsiyesinde bulundu.

Av. Mustafa Çitçi, avukatlık mesleğinde ihtisaslaşma, icra hukuku, boşanmalar ve yaşadığı ilginç olaylarla ilgili sorularımızı yanıtlarken, keyifle okuyacağınız bir röportaj ortaya çıktı.

Mustafa Bey, öncelikle sizi tanımak istiyoruz. Av. Mustafa Çitçi Kimdir, kısaca anlatır mısınız?

Merhabalar, ben Av. Mustafa Çitçi. 1996 Yılında Gaziantep'te doğdum. 28 yaşındayım ve evliyim. Elif Ada ve Alya adında 2 tane dünyalar tatlısı kızım var. Eğitim hayatıma ilkokul ve ortaokulu Kaşıbeyaz İ.Ö.O'da okuyarak başladım. Daha sonrasında zamanımızın sınav sistemi olan seviye belirleme sınavından her ne kadar Gaziantep'teki bir çok Anadolu lisesine yetecek puanı almış olsam da ailemin ve benim yaptığımız araştırmalar sonucunda eğitim kalitesini beğendiğimiz Erdem Koleji'ne burslu bir şekilde yerleştim. 4 senelik lise eğitimimi burada "olimpiyat sınıfı" adı altında oluşturulan özel bir sınıfta üstün başarı beklenen öğrencilerden biri olarak tamamladıktan sonra hukuk fakültesini kazanarak mezun oldum.

Üniversite hayatınız ve sonrasında avukatlık mesleğine başlamanıza da kısaca değinirsek...

Hasan Kalyoncu Üniversitesi'ne yerleştikten sonra 4 yıllık hukuk eğitiminin ardından kendini hak, hukuk ve adalete adamış bir hukukçu olarak mezun oldum. Mezuniyetin ardından mesleğimi ilerleyen süreçte kesintisiz olarak yapabilmek adına askerliğimi yaptım ve akabinde memleketim olan Gaziantep'e dönüp daha önce öğrencilik yıllarında avukatlık eğitimi alabilmek adına yaz tatillerinde yanına gittiğim Av. Aybars Cem Özaslan'ın yanında avukatlık stajımı başlattım. 2020 Yılında stajımı tamamlayarak avukatlık ruhsatımı aldım ve 4 yıldır icra ve hukuk alanında avukatlık mesleğini icra ediyorum.

HUKUK İCRADA BAŞLAR, İCRADA BİTER

Ağırlıklı olarak icra ve hukuk alanında avukatlık yapmanızın, bu alanı seçmenizin nedenlerini bizimle paylaşır mısınız?

 Hasan Kalyoncu Üniversitesi'nde okurken bir hocamız "hukuk icrada başlar, icrada biter" diye bir söz söylemişti. Bunun üzerine neden böyle söylediğini merak edip avukatlık mesleği ile ilgili yaptığım araştırmalarda derine indiğimde ne kadar haklı olduğunu gördüm. Bunun üzerine Üniversite 3. Sınıfta iken staj avukatım, abim, üstadım Av. Aybars Cem Özaslan ile tanıştım. Ofisine gelip gittiğim süreçte bana o kadar çok şey katmıştı ki icra alanına adeta aşık olmuştum. Sanki karşısında üniversite yıllarındaki bir genç delikanlı yokmuş da bir avukat meslektaşı varmış gibi dilekçeler ister, icra dosyaları başlatılırken sürekli yanında bulundurur ve eğitirdi. Kendime o anlarda hep derdim ki; "İşte çalışmak istediğim alan bu!" Bu sebeple her zaman icra hukuku alanında kendimi geliştirmeye çalıştım ve icra hukukuna yöneldim.

İcra alanında çalışmaktan memnun musunuz? Başka alanlardan da dosya kabul ediyor musunuz?

Bu yönelmenin neticesinde kendimi kamu kurumlarının ve özel kurumların sözleşmeli avukatlığını, şirketlerin icra alanında hukuki danışmanlığını ve çeşitli kuruluşların icra dosyalarını takip eden bir avukat olarak buldum. Tabii bu alanda çalışırken kurum ve şirketlerle pek fazla yüz yüze iletişim kurulup insani duygulara dokunmak mümkün olmuyor. Çünkü genel olarak elektronik posta vasıtasıyla iletişim kuruluyor. Bu sebepledir ki insan hayatına ve duygularına dokunabilmek adına icra hukukunun yanında spesifik olarak boşanma davaları gibi hukuk alanında da çalışmalar yapıyorum.

BOŞANMALARIN EN ÖNEMLİ NEDENLERİ

Ülkemizdeki boşanma sayısının bu kadar artmasındaki temel sebep sizce nedir? Bir boşanma avukatı olarak yorumlar mısınız?

Boşanma konusunda elbette ki bir çok etken mevcut, örnek verecek olursak; eşlerin birbirini başkaları ile kıyaslaması, evlilikteki mahremiyetin kalkması, tarafların evlenmeden önce başka biri gibi davranması veya evlendikten sonra karşısındaki kişiyi değiştirmeye çalışması, evlilik içerisinde birbirlerine alan tanımamaları ve maddiyat gibi sebepler örnek gösterilebilir. Yani kapsamlı anlamda sebep anlaşamamaktır.

Evliliklerde mahremiyeti korumanın önemini biraz açar mısınız?

Bir çok evlilik anlaşamamaktan dolayı bitiyor bu doğrudur. Ancak çiftlerin en çok ihmal ettiği şey evlilikteki mahremiyet algısı şu an için yok olmuş durumda. Örnek olarak bir çiftin arasında sudan bir sebepten tartışma çıkabilir, bu doğaldır. Ancak bu tartışma neticesinde çiftlerden her ikisi de yaşanılan tartışmaları, anlaşmazlıkları vs. aileleri veya çevrelerindeki insanlar ile paylaşınca yani kısacası evlilikteki mahremiyet kalkınca işte o zaman evlilikler boşanmaya doğru gidiyor.

DIŞARIDA YAŞADIĞINIZ SORUNLARI EVİNİZİN İÇİNE SOKMAYIN

Günümüzün olumsuz ekonomik şartlarının da boşanmalar üzerinde etkili olduğu ifade ediliyor. Bu konuda neler söylersiniz?

 Çiftler evlenirken kabul ettikleri kadını/erkeği bir süre sonra değiştirmeye çalışıyor. Çünkü ya sosyal çevresindeki insanlarla  ya da kendi içlerinden yaptıkları mukayeseler ile eşlerini veyahut yaşadıkları hayatları bir başka kişi veya kişinin hayatı ile kıyaslıyorlar bunun da neticesi boşanmaya kadar gidebiliyor. Ancak benim gördüğüm en büyük sebep maddiyata bağlı stres. Maalesef ki günümüzde bir çok insan geçtiğimiz yıllardaki refah seviyesinin altında kaldığı için maddi olarak zayıflamış hissediyor kendini ve iş yerindeki sosyal hayatındaki rahatlığı eskisi gibi olmuyor. Bu stresi dışarıda yaşayan eşler maalesef ki evlerine de bu stresle giriyor ve olaylara bakış açıları değişiyor, tahammül seviyeleri ve karşılıklı anlayış seviyeleri düşüyor ve hatta eşleriyle sohbet bile ederken ki kafalarında dönüp duran iş ve maddi kaygılar evlilik içerisin huzursuzluğa ve mutsuzluğa sebep oluyor ve netice itibariyle de evliliği bitirme kararı alınıyor. Bunların sayısı da maalesef ki azımsanamayacak kadar yüksek ve her geçen gün de artıyor.  Bu yazımızı okuyan çiftlere tavsiyem şu olabilir; evliliğinizdeki mahremiyete özen gösterin, karşınızdaki insanı olduğu gibi kabul edin ve dışarıda gün boyu ne yaşarsanız yaşayın sorunlarınızı ayakkabınızla birlikte evinizin kapısının dışında bırakın. 

HUKUKTA İHTİSASLAŞMANIN GEREKLİLİĞİNE İNANIYORUM

Ülkemizde hukuk alanında tıpta olduğu gibi bir branşlaşma bulunmuyor. Bir avukat her alanda çalışabiliyor. Sizce olması gereken nedir?

Bana göre her meslekte olması gerektiği gibi hukukta da bir ihtisas alanı belirlememiz ve bu alana yoğunlaşarak ihtisas alanımızdaki davalarda uzman olmamız gerekiyor. Nasıl ki bir doktor tıp fakültesini bitirince bir gün beyin ameliyatı yapıp diğer gün göz muayenesi yapmıyorsa bir uzmanlık sınavına girip belirli bir alanda uzmanlaşıyorsa hukukta da bunun olması gerektiğini düşünüyorum. Maalesef ki günümüz eğitim sisteminde henüz böyle bir sınav mevcut değil ama zamanla gelmesi gerektiği kanaatindeyim. Bu sebepledir ki tüm meslektaşlarımı tenzih ederek kendi özelimde konuşacak olursam ben kendim bir gün ağır ceza mahkemelerinde yağma suçu kapsamındaki bir dosyada müdafilik yapıp ertesi gün boşanma dosyasında vekil olarak bulunmayı doğru bulmuyorum. Çünkü az önce doktorluk mesleği üzerinden verdiğim örnekteki gibi Avukatlar olarak her şeyi bilemeyiz, yarım bilgiyle de sadece maddi arzular ve ihtiyaçlar kapsamında da adaleti tesis edilebileceğimizi düşünmüyorum.

TÜRKİYE'DE HUKUK FATÜLTESİ SAYISI ÇOK FAZLA

İhtisas alanı belirlemeden çalışan bir çok avukat bulunmaktadır. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

            Öncelikle şunu söyleyerek cümlelerime başlamalıyım ki avukatlar buna mahkum ediliyor. Türkiye'de ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde toplamda 88 hukuk fakültesi bulunuyor. Bu üniversitelerden yılda binlerce öğrenci mezun olmakta ve haliyle eğitimlerini tamamlayıp Avukatlık mesleğini icra etmektedir. Meslektaşlarımız mecburi olarak alan ayırt etmeksizin dava ayırt etmeksizin gelen müvekkilleri kabul etmek durumunda kalıyorlar. Çünkü günümüz dünyasında herkesin bir sosyal ve iş yaşantısı mevcut. Bu yaşantının giderlerini ve ihtiyaçlarını karşılayabilmek için ise herkes gibi Avukat meslektaşlarımız da pek ala para kazanmak zorunda. Bu yollardan geçtiğimiz için pek tabi anlayabiliyorum. Ancak eğitim sistemimiz düzenlenir ve örnek olarak tıp fakültesi mezunu doktorlarımızda olduğu gibi bir uzmanlık alanı belirlenmesini gerektirir sınav getirilecek olursa adına ister "Hukukta Uzmanlık Sınavı" diyelim ister "Avukatlıkta İhtisas Sınavı" diyelim fark etmez, gayet tabi meslektaşlarımız da bir nebze de olsa rahat nefes alıp herkes istediği ve mesleğini icra ederken zevk aldığı alanda çalışabilir.

KADINLARA VE ÇOCUKLARA YÖNELİK SUÇLARIN CEZALARI ARTIRILMALI

Peki meslek hayatınızda sizi en çok etkileyen dava veya olay nedir, anlatır mısınız?

Evet her meslektaşımızda olduğu gibi beni de etkileyen bir olay var. CMK görevlendirmesi olarak adlandırılan, zorunlu müdafii gerektiren hallerde eğer ki şüphelinin ya da mağdurun özel müdafisi yok ise barolar tarafından sistem üzerinden sıra hangi Avukatta ise bir görevlendirme yapılır. Bu görevlendirme yapıldığında görevi kabul eden meslektaşımız görev yerinde hazır bulunur.  Mesleğe ilk başladığımda CMK görevlendirmesi kapsamında Gaziantep'in köylerinden birinden bana da bir görevlendirme gelmişti. Tabii o zamanlar acemiyiz görev gelmiş dinlemeden hemen kabul ettim. Görev yerine gittiğimde öğrendim ki olay aile içi çocuğun cinsel istismarı imiş ve ben mağdur tarafın yani hanımefendinin avukatıydım. Tabii oradaki görevimi unutup kendimi olayın içinde bulmuştum. Profesyonellikten tamamen uzaklaşıp bir abi edasıyla yaklaşmıştım tabi o zamanlar elimden geleni sonuna kadar yapmıştım ama fazlaca beni mesleki anlamda psikolojik olarak yıpratan bir olaydı. Bu tatsız olayı da fazla uzatmadan toparlamak isterim ancak Şunu da söylemeden geçmek istemiyorum; Toplumumuzun gerçekten bu ve benzeri konularda bilinçlendirilmesi gerekiyor ve cezaların yetersiz kaldığı kanaatindeyim. Kadınlara yönelik işlenen tüm suçların ceza miktarlarının arttırılması yönünden düzenlenmesi taraftarıyım.

Teşekkür ederiz.

brosur
Bu haber 104 kez okunmuştur.
Adınız Soyadınız
E-Posta Adresiniz
Yorumunuz Maksimum 1000 karakter
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.

Yorumlar

0

Onay Bekleyenler

0
  Yükleniyor...